KARAGÖL KÖYÜ


Karagöl Köyü

Köyün kurucusu Canbeg Aşiretine mensup Bünyat oğlu Yusuf (Üse Bınet) tur.Kuruluş tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 1800'lü yılların ilk çeyreği  olduğu sanılmaktadır.Köy 1865 yılında nahiye yapılmış, 1865-1901 yılları arasında Sivas Sancağına , 1901 yılında itibaren Kangal Kazasına bağlanmıştır. Daha sonraki yıllarda ise tekrar köy olarak  Kangal’ın Kavak Bucağına bağlanmıştır. Ulaş’ın 1990 yılında ilçe olması ile birlikte Ulaş İlçesine bağlanmıştır.

Rakımı 1807 m dir.

Ulaş’a uzaklığı 38 km Sivas’a uzaklığı ise 70 km dir. 

Ulaşım demiryolu ve karayolu ile sağlanmaktadır. Köyün ulaşımında 1990 yıllara kadar önemli bir yere sahip olan demiryolu 1 kasım 1936 da işletmeye açılmıştır. Karagöl istasyonu köyün güneyinde ve köye yaklaşık 3.5 km mesafededir.
Karagöl İstasyonu

1970 de 109 hane ve 584 nüfusa sahip olan köyün nüfusu yaşanan iç ve dış göçler sonucu oldukça azalmıştır. 2012 yılı itibarı ile 90 kişi civarında olup nüfus yaz aylarında artmaktadır. Son yıllarda kentlerde yaşayan pek çok kişi yaz aylarını köyde geçirmek için eski evlerini onarmakta yada yeni evler yapmaktadırlar.Bu nedenle köyde Sosyete Mahallesi denilen yeni bir mahalle bile oluşmuştur.

Köyün ilkokulu 1956 yılında eğitime başlamış 2002 yılında ise öğrenci yetersizliğinden kapanmıştır.Günümüzde Öğretim üyeliği v.b   mesleklere sahip  Karagöllülerin pek çoğu  bu ilk okulda okumuşlardır. Okul binası  2012 yılında onarılarak  köy konağı olarak yeniden hizmete açılmıştır.

Köye Elektrik 1986 yılında telefon 1996, kanalizasyon ise 2012 yılında getirilmiştir.

Yüzölçümü itibariyle bölgenin en büyük köylerinden biri olan Karagöl köyünün kuzeyinde;  Yeşildiyar mezrası (İtkıran) , kuzey doğusunda;   Güneşli köyü (Mustohasso) , güney doğusunda; Kürkçü ve Boğaz (Köroğlu) köyleri , güneyinde ; Soğukpınar köyü (Mamaş), güney batısında;  Kertme Karacaören köyü (Eskiköy), batısında ise Şenyurt köyü (Kertme) yer almaktadır. 

Yakın olan Güneşli köyü, uzak olan Korubaşı Köyü
arkada Gürlevik Dağı


Köyün doğusunda; Yılanlı Dağı (2600 m), Batısında; Tecer Dağı (2339 m), Kuzeyinde; Gürlevik Dağı (2688 m), Güneyinde; Çatal Dağı (2184 m) ve Yaycı Dağı (2175 m) bulunmaktadır.

Yılanlı Dağı

Köyün çevresinde Karagöl, Tepegöl , Aygır ve Kamışlı gölleri yer almaktadır. Bu göller İtkıran Fayı üzerinde oluşmuş tipik fay gölleridir.Felhan Dagı kuzeyinde Basçayır yakınlarında baslayıp doguda Günesli yakınlarına kadar uzanan bu fay yaklasık 15-20 km uzunlugunda sol yanal atımlıdır.

Karagöl , Kamışlı ve Aygır Gölü
(Siyah kesik çizgi doğrultu atımlı İtkıran fayının göstermektedir.)

Köyün hemen alt tarafında yer alan ve köye de ismini veren Karagöl, diğer göllerden mevsimlik ve geniş olması bakımından farklılık göstermektedir. Göl tabanındaki çayırlar koyu yesil - siyaha yakın bir görünüm aldıgı için bu alan Kara Göl olarak adlandırılmıstır. Karanlık Dere’nin kaynak alanını olusturan Kara Göl, 1400 m uzunlugunda, 670 m genisliginde ve yaklasık 830.000 m2 alana sahip büyük bir göldür.Göl suları geçirimli yapı , dış drenaja bağlanmış olması  ve genis alana baglı olarak yaz başlarında kurumaktadır. Ancak, yagıslı mevsimde göl tabanında çok sınırlı alanlar bataklık halini almaktadır. Göl tabanı su ve nemli sartlara baglı olarak tamamen çayırlarla kaplıdır . Karagöl’ün güney batısında yer alan Aygır gölü; 3-5 m derinliğinde, 350 m çapında 110.000 m2 alana sahiptir , Kamışlı gölü ise Aygır gölünün doğusunda koğalı (Kovalı) denen bölgede 3-5 m derinliğinde, 100 m çapında ve 14.000 m2’lik alan kaplamaktadır . Kamışlı gölü, adını çevresinde boyları 1-2 m’yi bulan kamış ve sazlardan almıştır. Karagölün kuzeyinde yer alan Tepegöl 1900 m yükseltilerinde derinliği 100 m’yi bulan bir çanak içerisinde yer almaktadır. Göl, ortalama 5 m derinliğinde, 300 m uzunluk ve 200 m genişliğinde olup 43.000 m2’lik alan kaplamaktadır. Tepegölün oluşumu kısaca şöyledir: Meteorik suların, İtkıran fayı boyunca
yeraltına süzülmesi ve magma haznesi ile teması sonucunda volkanik patlama meydana gelmiş ve bir patlama krateri  olusmustur. Bu kraterin içinin su ile dolması sonucu ise Tepegöl meydana gelmistir. İlk patlamadan daha sonraki bir zamanda ikinci bir volkanik patlama meydana gelmis ve gölün hemen yaninda, bu göle göre  daha yüksekte ve daha kücük ikinci bir krater olusmus ancak bu krater göl halini almamıştir. (1) (2) (3)

Mayıs başlarında Karagöl
( Foto:Mustafa Doğan)


Köyün Çataldağı ve Kertme Karacaören (Eskiköy)  tarafında  krom madeni bulunmaktadır.

Karagöl Köyü, Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat Bölümü ile İç Anadolu Bölgesinin Yukarı Kızılırmak Bölümünün kesiştiği noktada yer almakta  olup bunun sonucu olarak köydeki dereler iki farklı okyanusa doğru akarlar.Köyün batısına (Sınebel , Gome Hasani Odewaşi ) yağan yağmur suları , Tecer deresi vasıtasıyla Kızılrmak’a  ve buradan Karadeniz’e ulaşır.Karadeniz’in üst akıntısı ile Akdeniz’e ve buradan da Atlas Okyanusuna katılır. Köyün diğer bölgelerine yağan yağmur suları ise, çeşitli derelerle Çaltı deresinden Fırat 'a  , buradan  da Basra körfezinden Hint okyanusuna katılır.

 Karanlık Deresine oradan da Çaltı Deresi ile
Fırat'a katılacak olan  Çayçemdeki  dere
(Foto:Mustafa Doğan)

Köyün iklimi tipik karasal iklimdir.Kışları soğuk ve kar yağışlı , yazları sıcak ve kurak olur.Bölgede kar yağışı kasım ayı gibi başlar ve bu kar ancak ilkbaharda kalkar.Yazın gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkı oldukça yüksektir.Bu nedenle yaz aylarında tatil amaçlı köye gideceklerin, akşamları giymek üzere yanlarında kazak/hırka gibi giysiler bulundurmaları gerekir.

Köyün  geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır.Ayrıca  özelikle 1950 lerden sonra  köyden pek çok kişi demiryolunda  işçi olarak da çalışmıştır.

Köyden şehire göç ise 1960 lı yıllarda  başlamıştır.Bu yıllarda köyün erkekleri mevsimlik olarak İstanbul'a gitmişler , İstanbul'da biraz para biriktirdikten sonra  da köye dönmüşlerdir. Bu tarihlerde gidenler Karaköy'de ki Abed Han gibi hanlarda  kalmışlar, han odalarının temizliği ve hamallık gibi işler yapmışlardır.Asıl kapsamlı ve kalıcı göçler ise  1970 li yılların ikici yarısında başlamış  1980 lerin ikinci yarısında sona ermiştir.

Köyde Kürtçenin Kurmancı lehçesi konuşulur,  genç kuşaklar ise sadece Türkçe konuşabilmektedir.

Alevi inancına sahip köyde Cem  İbadeti Yozgat, Çekerek, Kırkdilim köyünden gelen Şeyh Abidin Dede (Mürşit / Abidin Yıldız) ile Kangal Külekli köyünden gelen Cafer Dede (Pir / Cafer Aydın) tarafından yaptırıldı.Rehber olarak Kangal Elalibey Köyünden Hüseyin Baba (Hüseyin Aslan) cemlerde bulunurdu. Abidin Dede 2009 yılında vefat ettiğinden artık onun yerine torunu Erzade Yıldız Dede  dedelik yapmaktadır. Köyde Cem  için  bir ibadethane bulunmayıp, kalabalık insanların bir arada ibadet yapmalarına yeter büyüklükte odası olan bir evde yapılırdı.Köyün dedeleri İmam Rıza ocağına bağlıdırlar.Köyde Cafer Dede'nin dedesi Seyit Musa ve iki yakınının bulunduğu mezar yeri kutsal kabul edilir.Yılanlı dağının eteklerinde bulunan Atolux ziyareti ile  Yılanlı Dağının zirvesinde bulunan Ziyarete Yilanlı (Sultan Melek ziyareti ) de köylülerce kutsal kabul edilen  belli başlı yerlendedir. Ayrıca köyde  taşların toplanması sureti ile yerleri belli edilmiş ve bir vesile ile ziyaret olarak  kabul edilen pek çok yer vardır.

Atolux Ziyareti


 Notlar :
1- Çaltı Çayı Yukarı Havzası’nın (Kangal Doğusu) Jeomorfolojisi Murat Sunkar, Saadettin Tonbul, M. Ali Özdemir/ Cografi Bilimler Dergisi,  2008, 6 (2), 141-158
2-Kangal Havzasının (Sivas) Jeomorfolojisi, Murat SUNKAR, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Cografya Anabilim Dalı, ELAZIG-2006,Doktora Tezi
3-Marmara Coğrafya Dergisi Sayı: 33, Ocak - 2016 ,Tepegöl Maarları (Uluş-Sivas) ,Yrd. Doç. Dr. Selahattin POLAT

AŞIK İLYAS GÖLDİBİ



Aşık İlyas Göldibi'nin
 Karagöl Köyündeki mezarı

Aşık İlyas 1905 yıllında Karagöl köyünde doğmuştur.Babası İbrahim (İbo Xoca), köyün hocasıdır ve aynı zamanda cem yapılırken görülen 12 hizmetten biri olan 'gözcülük' de Xoca ailesine aittir. Bu nedenle cem tutmak için köye gelen dedeler mutlaka İbrahim Hocanın evine uğrar saz çalar, deyiş söylerler. Bu ortamda büyüyen İlyas da daha küçük yaşlardan itibaren onlardan etkilenir saz çalar , deyiş söyler. Özellikle Seyit Hüseyin Dede'nin (Seydhusen) şelpesi çok iyidir ve iyi de sesi vardır. En çok ondan feyz alır.Cemlerde zakir olarak hizmet eden köylüsü Aşık İbrahim Akçiçek de yine feyz aldığı aşıklardandır. Dedelerden sazı ve şelpeyi öğrenen İlyas, dedelerin isteği üzerine cemlere zakir(aşık) olarak katılmaya başlar. Böylece de İlyas artık Aşık İlyas olur.

İmam Rıza Ocağına bağlı dedeler Seyit Hüseyin Dede, Kekko Dede, Mehmet Ali Dede, Cafer Dede, Ali Dede, Hasan Dede cem yapacakları köylere beraberlerinde Aşık İlyası da zakir olarak götürürler. Başta Güneşli, Korubaşı olmak üzere civar köylerin tümünde cemlere katılır, saz çalar deyiş söyler. Bu arada köyden saz çalmak isteyenlere yardımcı olur. Aşık Pervani (Musa yaprak), Aşık Güzel Akçiçek gibi bir sonraki kuşaktan aşıklara şelpe tekniğini öğretir. 

Daha sonraki yıllarda Kangal, Zara, Gürün ile Çorum, Malatya, Antep, Maraş, Erzincan illerini dolaşır oralarda aşıklarla tanışır, türkü söyler.Bu sırada tanıştığı Aşık Daimi ile dostlukları ilerler, Karagöl'e gelen Aşık Daimi ile birlikte cem de hizmet ederler.

1944 yılında Ankara'ya giden Aşık İlyas TRT Ankara Radyosuna uğrar orada Muzaffer Sarısözenle tanışır, beraber saz çalarlar. Sarısözen Aşık İlyas'ın sesini çok beğenir, 'aşık ben seni buraya alacağım' der fakat Aşık İlyas 'Hocam ben şehirde yaşayamam' der. Muzaffer Sarısözen ve arkadaşları Ankara'da kalması için çok ısrar ederlerse de kabul etmez. Yaşadığı toprakları çok seven Aşık İlyas bir zamanlar göl olan şimdiki çayırların olduğu yerin dibinde bulunan yaylasına istinaden Göldibi soyadını almıştır.Muzaffer Sarısözen ' Aşık, Güldibi sana daha çok yakışır' der ve eserlerinden Bugün Ben Güzeller Şahını gördüm, Şu Benim Divane Gönlüm, bir semah ve 3 türküyü Kangallı Aşık İyas Güldibi olarak kayda alır. 

Deyiş ,semah v.b kayda alınmamış pek çok eseri olan Aşık ilyas bir eserinde ;
-İnsan kısım kısım, yer damar damar 
-Gardaş gardaşına kuyu kazar 
-Elbette yer oynar dünya yıkılır 
derken, 

Kani Kani adlı kürtçe bir başka eserinde ; 
-Kani Kani mı malaxa ber dani 
-İnsani naha pır fenaya 
-Tasık av pirexara nani 
diyerek dönemin insan ilişkilerini eleştirir. 

Oğlu Hidayet'in henüz üç aylıkken eşinin vefat etmesi üzerine duygularını ;
-Üç aylık yavrum hiç bir şey demiyor 
-Bitmemiş dişleri yemek yemiyor 
-Anadan ayrılmış kimseyi emmiyor 
-Felek yetim koydun emilik yavrumu, emilik kuzumu 
sözleriyle dile getirir. 

Elinde sazı yaz kış demeden Anadoluyu gezen Aşık İlyas , bir gün köye döndüğünde dört yaşına gelen oğlunun hastalığa yakalandığını öğrenir, bir süre sonra da oğlu vefat eder.Bu ölüm onu çok etkiler ve yavaş yavaş aşıklığı bırakır , kalan ömrünü köyde tarım ile uğraşarak geçirir.Yeniliklere açık bir kişi olan Üzüm bağı , dut ağacı ve pek çok meyve ağacını Karagöl'de  ilk defa yetiştiren Aşık İlyas 1973 yılında vefat eder.




Ah Hey
Bugün Ben Güzeller Şahını Gördüm
Beli İnce Kaşlar Kemane Benzer
Alemde Bulunmaz Böyle Bir Güzel
Sürmeli Gözleri Ceylana Benzer

Ah Hey
Kaddü Kamet Var Bir Hal İçinde
Şekerlenmiş Kaymağı Bal İçinde
Aşık Oldum O Yare Ben Hayal İçinde
Mest Etti Ol Beni Mestane Benzer

Ah Hey
Lütfunla Sevdiğim Eyle Bir Kamet
Cemalin Görenler İstemez Cennet
Biçare İlyas Da Kapında Hizmet
Reddetme Sevdiğim Meftuna Benzer

AŞIK İLYAS GÖLDİBİ




_______________________________
*Kaynak Kişi :Yukarıdaki bilgiler Emrullah Koç'tan (Aşık İlyas Göldibi'nin torunu) alınmıştır.